Her birey kendi yaşam dilimi içinde, gerek mutsuzluk yaratacak değişik olaylar karşısındaki üzüntü, keder ve endişelerini, gerek bunun karşıtı olan ve ona mutluluk veren sevinç, neşe, coşku, heyecan hissedebileceği duygularını içsel dünyasına gömebilir, saklayabilir veya davranışlarıyla, sözleriyle dışındaki dünyaya bunları yansıtabilir; bu doğal bir durumdur.
Yaşamda karşılaşılan olaylara verilen tepkiler bireyden bireye, topluma, kültüre, sosyal statüye, kişinin içinde olduğu zaman dilimine bağlı olarak göreceli olarak değişebilir. Özetle, bir olay karşısında, kişinin o olaya yüklediği anlam, kişiden kişiye göre değişir. Nedeni bilişsel değerlendirmenin kişiden kişiye farklı oluşundandır.
Bilişsel değerlendirmede, yani bir olaya birey tarafından yüklenen anlam belirlenirken, bireyin genetik yapısı (esnekliği, hoşgörüsü ve katılığı), yetiştiği aile içindeki anne baba öğretileri, kardeş ilişkileri, büyük baba- büyük anne arketipleri (uzak geçmişten getirilen gelenek ve görenekler), yetiştiği sosyal çevre, kültür, okuduğu okullar, öğretmenlerin aktardıkları ve arkadaşları gibi çeşitli etmenler göz önünde bulundurulmak zorundadır.
Bu bağlamda yalnızlık da, bireyin yaşamda göreceli olarak karşılaşabileceği temel davranış biçimlerinden biridir. Kişinin çevresi tarafından bir kenara itilmesi gibi tarif edilse de, yaşadığı ruhsal durumu ile toplumdan ve çevreden kendisini soyutlayarak iç dünyasına çekilmesidir, yalnızlık.
İnsanoğlu, toplum yaşamı ve belirli bir sosyal düzen içinde varlığını sürdürürken, bu değerlerden yoksun olarak yaşayamayacak kadar güçsüz ve korumasız bir varlıktır. Öyle ise yalnızlığı niye istesin ve arzulasın ki? Acaba yalnızlık, sonsuz bekleyişler ve arayışların sığınağı olacak kadar ulaşılamıyacak bir özlem mi? Yoksa, bir nedenle yalnızlık girdabının yokedici sahasına itilince korkulacak kadar ağır bir ceza mı? Nedir yalnızlık?
Yaşlandıkça fizyolojik olarak bedenleri adına çok şey kaybeden insanlar, yaptırım güçleri azalıp sahip oldukları olanaklar ellerinden çıktıkça güçsüzlüklerini ve hiçliklerini anlarlar. Zaman içinde bu kimselerden, “elimden bir şey gelmez; onsuz yapamam; beni hayata bağlayan o idi; beni yalnız bırakın; kimseyi görmek istemiyorum” gibi serzenişlerde bulunduklarını sıkça duyabiliriz.
Yalnızlık hissi yaşayan insanların, yüzlerinde bu duygunun belirtileri vardır. Bu insanlar, genelde psikolojik çöküntü içinde olup, yüz ifadeleri anlamsız, dalgın olarak bir noktaya bakan ve her şeyden kaçıp kendilerini soyutlayan davranış kalıbı içindedirler. Güçsüzlüklerini ve çaresizliklerini kabullenirler. Olaylar karşısında sinik, halsiz ve tepkisiz insanlardır. Bu tip belirtilerin süresi ve şiddeti, yalnızlığa sebep olan tesirin önem derecesi ile birlikte, kişide yaptığı ruhsal ve bedensel streslere de bağlıdır.Sizin de böyle bir probleminiz varsa, herkesle sohbet edemiyorsanız, canlı sohbet hatlarını değerlendirmelisiniz.
Canlı sohbet hatları dakika başı ücretlendirilen, özel sohbet hizmetidir. Cinsiyet şartı yoktur. İstediğiniz saatte istediğiniz yerden araya bilirsiniz. Konu sınırlaması yoktur. Canlı sohbet hatlarında partnerinizi kendiniz seçersiniz. Her gün yenilenen partner portföyü ile günün her saati hizmet veren bu hatlar tamamen güvenlidir ve konuşmalarınız asla kayıt altına alınmazlar.