Selam bunu okuyan yabancı. Ah, ama sen sevgili sohbet telefonları kullanıcısı hiç de yabancı değilsin bana öyle değil mi? Hayır. Hem nasıl yabancı olabilirdin ki bana? Gözlerindeki yalnızlığı görüyorum işte. Hüznünü hissedebiliyorum. Her şeyin yoluna gireceğini söylediğimde, bana inanıyormuş gibi yapacağını da biliyorum. Hiçbir şey yoluna girmeyecek demeye çalışacağını, boğazındaki yumrudan dolayı cümleni bitiremeyeceğini ve gözyaşlarını karanlık sokaklarda saklayacağını da biliyorum. Seni bu kadar iyi nasıl bile biliyorum peki? Aynı sokaklarda ben de ağladım çünkü. Aynı acıda ben de soluklandım. Aynı siyanürü ben de içmek istedim. O üst geçitten ben de aşağı baktım. Pencerelere yaklaşırken ben de yavaşladım: son kez mi yaklaşıyorum? Şeytana geceleri selam vermeden uyumadım. Kendi yolumu ben de boş verdim. Bulamadığım o yolu aramanın artık bir anlamının olmayacağına inanıyordum. Nereye gidiyordum? Ne amaçla gidiyordum? Yalnız başıma gidip neye ulaşacaktım? Başarıya mı? Zenginliğe mi? Fakat her şey neyime? Bütün her şeyi başarmış olsam bile, diyordum, gece oturup tek başıma kitap mı okuyacaktım? Hem, bu o kadar kötü bir şey miydi? Yalnızlığı kabul etmek güzel değil midir? Ayrıca, her daim insanın aslında kökeninde hep yalnız olduğunu, yalnızlığın kaçınılmaz bir son olduğunu söyleyen de bendim. O halde neydi o korku? Gecenin çökecek olmasından, titrercesine korkuyor oluşum, bu gecemin son gecem olması ihtimaline aldırmıyor oluşum… Ölümden korkmuyor oluşum: İnsan ölümden bile korkmazken, neyi kalmıştır yaşayacağı? Umudu var mıdır? Umut etmeye, güç dahi bulabilir mi sevgili sohbet telefonları kullanıcısı?
Beni dinle. Sevgili okuyucum, canımdan bir parça, güzel dostum, oku bunları. İyi olacaksın. Bak, her şey yoluna girecek demiyorum, girecek ama. Ben yine de demeyeceğim ki büyüsü bozulmasın, hem böyle şeyler sürpriz iken daha heyecan verici değil midir? Bir anda gelecek olan mutluluğunun sürprizini mahvetmek istemiyorum. Sana biraz umuttan bahsetmek, hiçbir şey için geç olmadığını göstermek istiyorum. Ne tür bir boşluk bu yaşadığın? Nasıl bir acıdan geçiyorsun? Yalnızlık pençeleriyle ruhunu paramparça mı ediyor? Ah, sevgili dostum, yok mu oluyorsun günden güne? Tut elimden. Kalk. Hadi, hadi, toparlan hemen. Gel, gidiyoruz. Nereye? Tabi ki sohbet telefonlarına!